"İK Süreçlerinde Dijitalleşme: Hukuki Bakış" Webinarını Düzenledik
İK profesyonellerinin en öncelikli gündemlerinden dijitalleşme süreçlerinin ve bu süreçlerin hukuki boyutunun konuşulduğu ‘İK Süreçlerinde Dijitalleşme: Hukuki Bakış’ webinarını gerçekleştirdik.
‘İK Süreçlerinde Dijitalleşme: Hukuki Bakış’ başlıklı webinarın moderatörlüğünü PERYÖN Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Mercedes-Benz Türk A.Ş. İnsan Kaynakları Direktörü Betül Çorbacıoğlu üstlendi. Pluxee Türkiye sponsorluğunda düzenlenen webinarda Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Bedii Kaya ile Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Özdemir konuşmacı olarak yer aldılar.
‘Kanun koyucu dijital dönüşümün hızını yakalamaya çalışıyor’
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Özdemir konuşmasında şunları vurguladı:
“En büyük zorluk iş kanunlarımızın dijital dönüşüme adaptasyonu. Örneğin elektronik imzanın geleneksel imzaya eşdeğer kabul edilmesi, kayıtlı elektronik posta sisteminin hayata geçmesi gibi gelişmeler, kanun koyucunun aslında dijital dönüşümü yakalamaya çalıştığını gösteriyor. Ancak gelişmeler bu süreçten çok daha hızlı gerçekleştiği için maalesef dijitalleşmenin hızına yetişilemiyor. İK süreçlerinde bordrolar, yıllık izin kayıtları, iş sözleşmeleri, fesih bildirimleri gibi manuel olarak yapılan çok sayıda iş var. Bunların dijital olarak yapılabilir olması önemli... Ben şahsen bilgilendirme yükümlülüğünün elektronik ortamlarda yerine getirilebileceğini düşünüyorum. Madem dijitalleşmeye yönelik bir açılım yapmamız gerekiyor, dolayısıyla kanunu bu şekilde yorumlamak lazım. Bu bilgilendirme KEP’le, eposta ile veya intranet ile yapılabilir. Güvenli elektronik imza bir yıllık süreyi aşan sözleşmeler için geçerli. Dolayısıyla belirsiz süreli sözleşmeler için elektronik kayıtlarla iş sözleşmesinin kanıtlanabilir olacağı ve bunun dijital alt yapısının kurulabileceği görüşündeyim. Ancak belirli süreli sözleşmelerin yazılı yapılması lazım. Her zaman geleneksel imza ile imzalanan sözleşmelerin çok güçlü bir ispat gücü var.”
‘İspat edilebilir iş akışlarına ihtiyaç var’
Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Bedii Kaya ise şunları ifade etti:
“Şirketler İK süreçlerinde sözleşmeler için tamamen dijital yöntemler kadar halen geleneksel sürdürülen yöntemleri ve ayrıca hibrit sistemleri de kullanıyorlar. Burada kurulacak sistemin mutlaka bir hukuki belirlilik içermesi, ayrıca delil işlevi görmesi için ispat edilebilir bir iş akışı olması gerekiyor. İşveren ve işçi ilişkisi içerisinde haklara bir halel gelmediğini ispat edebilmenin en önemli yöntemi bu işlemin bir politikaya bağlanmış olması. Daha sonra rol ve sorumlulukların bu politikaya göre belirlenmesi, bu işlemin iş akışının çok net şekilde tanımlanmış olması ve politikanın da erişilebilir olması gerekiyor. Yani sadece bir şeyi karara bağlamak değil, nasıl karara bağlandıysa hesap verilebilirlik mekanizmasını hazırlamak gerekiyor. Çalışanların dijital okur yazarlığı da artırılmalı. Eğer bunlar gerçekleştirilirse dijitalleşme bir sisteme de yerleştirilmiş olacağı için çok daha kolayca gerçekleşiyor... Yapay zeka çeşitli avantajlar oluşturduğu gibi çeşitli riskler de oluşturuyor. Haksız bazı kararların oluşmasına neden olduysa itiraz noktalarının oluşturulmuş olması gerekiyor. Yapay zeka sisteminin mahremiyet ve işleyişle ilgili şirket kültürüyle uyumlu çalışmasını sağlayacak politikaları belirlememiz gerekiyor. Şunu da unutmamak gerekiyor, uyum bir bütün ve bölünmesi mümkün değil. Belirli bir hukuki prosedüre bağladığımız, iş akışını keyfiliğe yer vermeyecek ve denetlenebilir şekilde ortaya koyduğumuz takdirde hukuki altyapısı güçlü bir dijitalleştirme süreci işletmemiz mümkün.”
‘‘İK Süreçlerinde Dijitalleşme: Hukuki Bakış’’ başlıklı webinarın kaydı PERYÖN YouTube kanalından ve LinkedIn sayfasından izlenebilir.